22 Temmuz 2015 Çarşamba

Eğer şiiri

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

Anladım şiiri

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..

Bağlanmayacaksın şiiri

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Güzel bir yazı

Beni çok merak etmeni istiyorum. Ne yapıyorum, nasılım, kiminleyim diye beyninin her hücresiyle beni düşün. Evde otururken aklına ben geleyim o an. Elin telefona gitsin. Ama “nasılsın” sorusunu soracak yüzü bulama kendinde. Hemen telefonu diğer koltuğa atmanı istiyorum. Kafan takılsın bana. İyice aklına düşmek istiyorum o gün. İyice beynini kemirmek istiyorum işte. Hani beraber dolaştığımız sokaklar vardı ya. İşte arkadaşlarınla dolaşırken oralara girmeni istiyorum. O an duraksa. Biraz da yüzün düşsün işte. Gözlerini kapatıp o sokakta yaşadığımız onca şeyleri en ufak ayrıntısına kadar hatırlamanı istiyorum. Sonra da arkadaşlarına dönüp “başka yere gidelim mi?” sözlerin dökülsün dudaklarından. Biraz da kısık sesle. Boğazın düğümlenerek söyle o sözleri. O günün akşamında yemek yemeye iştahın kalmasın istiyorum. Yatağına uzanıp müzik dinleyerek, tanıştığımız günden itibaren her şeyi o an, o yatakta yaşamanı istiyorum. Gözlerin dolsun. Belkide o yastığı sırılsıklam edene kadar ağla oracıkta. Pişman ol. Bana karşı yaptığın her şey için pişman ol işte. Lanet et her şeye. Söv, küfürler et o an. Uykusuz kal o gece. Havanın aydınlanmasını bekle. Ondan sonra uykuya dal. O gün uyandığında, arkadaşlarını arayıp “bişeyler yapalım mı?” demeni istiyorum. O gün buluşup kitapçıları dolaştığınızda ‘o’ kitaba rastlamanı istiyorum. Kalbin ‘al o kitabı satırlara göz at’ derken, beynin ‘hayır o kitaba sakın uzanma üzüleceksin’ desin. Ve sen de her acı çeken insan gibi kalbinin sözünü dinlemeni istiyorum. O satırları göz ucuyla okumanı istiyorum. O yatağın içinde sana okuduğum satırları işte. Boğazın düğümlensin. Ve ilk göz yaşınla o sayfayı ıslatmanı istiyorum. Ağlayarak eve git. Etraftakilerin gözleri senin üzerinde olmasına aldırma. O an sadece ağla ve yeniden buluşmamız için düşünmeni istiyorum. Eve gittiğinde, evdekilerle tartışmanı istiyorum. Odana kapat kendini. Sonrada sana karşı yaptığım onca fedakarlıkları, onca güzellikleri düşün. Herhangi bi şarkı açarak kendini iyi hissetmeye çalış, yatağına uzanarak işte. Ama şarkının ritmi ne olursa olsun canın yansın istiyorum. Melodileri canını çok yaksın. Çok pişman ol.
Tıpkı benim de olduğu gibi.
İLKER ÖLGE